Tüp bebek işlemlerinde Yumurtalık rezervi, üreme yollarında ( fallop tüpleri, uterus, vajina) herhangi bir problem olmadığında, fertilite potansiyelini ifade etmektedir. Genellikle yumurtalıklardaki yumurtaların sayı ve kalitesi aynı zamanda yumurtalıktaki yumurta içeren foliküllerin beyin tarafından verilen hormonal sinyallere ne kadar iyi cevap verdiği ile ilişkilidir.
Menopoza yaklaştıkça, ovaryumlar folliküler stimulan hormon (FSH) ve lüteinize edici hormona (LH) daha zayıf yanıt vermeye başlar. Vücudunuz bu hormonları yumurta gelişimini sağlamak için üretmektedir. Yumurtalıklar FSH ve LH’a cevap vermeyi kesince adet siklusları kısalmaya başlar. Yumurtalıklar her ay bir yumurta üretmeyebilir ve bir period atlanabilir. Yumurtalıklarda ki yumurta hücreleri tükendiğinde ise menopoz başlar.
Çocuk isteği ile doktora müracaat eden kadınlarda ilk planda değerlendirilmesi gereken yumurtalık rezervidir. Yumurtalık rezervini ölçmek için birkaç test kullanılabilmektedir. Bunlardan en sık kullanılanı menstrüel siklusun 2-3. günü kanda FSH seviyesinin bakılmasıdır. FSH hormonunun yüksek bulunması yumurtalık rezervinizin ve gebelik şansının düşük olduğunu gösterir. Ancak, normal seviyede FSH gebelik şansınızın iyi olduğu anlamına gelmez.
Yaş, gebe kalma potansiyelini belirlemede en önemli prediktördür. Yumurtalık rezervini belirlemeye yarayan diğer testler arasında klomifen sitrat challenge test (CCCT), kanda inhibin B ve AMH (anti mullerian hormon) seviyesi ölçümü ve vajinal ultrason ile folikül sayılarının belirlenmesi sayılabilir.
Azalmış yumurtalık rezervi genellikle yaşla ilgilidir ve yumurtaların doğal olarak kaybı ve kalan yumurtaların ortalama kalitesindeki düşüşe bağlı olarak gelişir. Ancak genç bayanlarda da, sigara içme, ailesinde erken menopoz hikayesi, yumurtalıklarda geçirilmiş cerrahi operasyon ve bilinen hiçbir risk faktörü olmaksızın azalmış yumurtalık rezervi görülebilir.