Yumurtalıkların Uyarılması (Ovulasyon İndüksiyonu )

Aşılama işlemi öncesi yumurtalıkları uyarıcı ilaç kullanımı ile yumurta gelişimi sağlanmakta ve bu da gebelik oranlarını arttırmaktadır.

Klomifen sitrat, insan menopozal gonadotropinleri ( hMG) ve rekombinant FSH yumurtalıkların uyarılması için kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçların kullanılmasında amaç gelişecek yumurta sayısını ve sonucunda da döllenme olasılığını arttırmaktır. Bu ilaçların kullanımı gelişen yumurta kalitesini de arttırmakta ve luteal faz yetmezliğini de düzeltmektedir.

Tedavi de yumurta gelişimini takip etmek ve ilaç doz ayarlaması için ultrasonografi kullanılır ve gerekirse kanda hormon (E2) tetkikleri yapılır.

Yumurtalıkların Uyarılması
Yumurtalıkların Uyarılması

Tedavide amaç 1 ya da 2 olgun yumurta elde etmektir. Çoğul gebelik riskini minimuma indirmek için 15 mm den büyük 3 veya daha fazla folikül geliştiğinde siklus iptali veya siklusun IVF e dönüştürülmesi tavsiye edilmelidir.

Yumurta istenen boyuta ulaştığında çatlatma iğnesi (hCG) yapılır ve olası yumurtlama zamanı civarında (ortalama 36 saat) aşılama yapılacak şekilde planlanır.



İnfertilitede Tedavi, Altta yatan nedeni saptamaya yönelik yapılması gereken tüm araştırma ve testler yapıldıktan sonra infertilite nedeni belirlenir ve çifte en uygun olan tedavi yöntemine çift ile birlikte karar verilir.

Bazı durumlarda ise infertiliteye yol açan bir neden saptanamayabilir. İnfertil çiftlerin % 20 sinde karşılaşılan bu durum açıklanamayan infertilite olarak adlandırılır. Bu durumda da çiftler infertilite tedavisinden fayda görerek çocuk sahibi olabilir.
Hangi tedavi yönteminin uygulanacağına karar verirken, infertilitenin nedeni, süresi ve kadın yaşı dikkate alınır.

Tedavi Yöntemleri

• Yumurtlama tedavisi (ovülasyon indüksiyonu)
• Aşılama tedavisi (intra uterin inseminasyon)
• Tüp bebek tedavisi (IVF, ICSI)

 



LAPAROSKOPİ NEDİR?

Laparoskopi, soğuk ışık kaynağı olan özel bir optik aletle karın içinin CO2 gazı ile doldurulup karın ve üreme organlarına bakmak için kullanılan bir tür cerrahi prosedürdür.Laparoskop ( teleskopa benzer ince bir tüp ) göbek deliginin hemen altından yapılan küçük bir kesiden geçirilir. Laparoskop u kullanarak doğrudan üreme organlarına, rahim (uterus), yumurtalıklar ve tüplere bakılır.

Laparoskopi tanı amaçlı kullanıldığı gibi tedavi amaçlıda yapılabilmektedir.

Laparoskopi, endometriozis, rahim fibroidleri ( myom) ve diğer yapısal anormallikler, yumurtalık kistleri, adezyonlar (skar dokusu) ve ektopik gebelik gibi birçok jinekolojik sorunu teşhis etmeye yardımcı olabilir. Ağrı, geçirilmiş pelvik enfeksiyon öykü veya pelvik hastalığı düşündüren semptomlar varsa değerlendirmenizin bir parçası olarak bu prosedür önerilebilinir.

Laparoskopi infertilite tanı ve tedavisinde önemli bir yere sahiptir.

Genellikle adetin bitiminden hemen sonra yapılır.

TANISAL LAPAROSKOPİ

Çocuk sahibi olamayan yada kronik pelvik ağrısı olan kadınlarda nedeni saptamaya yardımcı olur. Tanı amaçlı yapıldığında uterus, yumurtalık ve tüpler dışarıdan değerlendirilir.

Histerosalpingogram (HSG) ile fallop tüplerinin açıklığının sadece laparoskopi ile teşhis edilebilen pelvik adezyonları dışlamadığı iyi bilinmektedir. Laparoskopide servikal yoldan metilen mavisi verilerek tüplerin açık olup olmadığına bakılmakta ayrıca yumurtalık ve tuba ilişkisini değerlendirerek yumurtalıktan atılan yumurtanın tüpe gitmesini engelleyebilecek yapışıklıklar da saptanabilmektedir ve tedavi edilebilmektedir.

 

OPERATİF LAPAROSKOPİ

Operatif laparoskopi sırasında tanı konulduğu anda birçok rahatsızlığı laparoskopik yöntem ile güvenli bir şekilde tedavi edilebilir.

Laparoskopi ile düzeltilebilecek bazı problemler arasında fallop tüpleri ve yumurtalıkların etrafındaki yapışıklıkların (adezyon) tedavisi, tıkalı tüplerin açılması, yumurtalık kistlerinin çıkarılması ve dış gebeliklerin cerrahi tedavisi sayılabilir.

Endometriozis de rahim, yumurtalıklar veya periton üzerindeki odaklar çıkarılabilir veya yok edilebilir.

Bazı durumlarda rahimdeki miyomlar da alınabilir.

Operatif laparoskopi, hastalıklı yumurtalıkları ve hasarlı fallop tüplerini çıkarmak için de kullanılabilir.

 

LAPAROSKOPİNİN AVANTAJLARI

Laparoskopi, minimal invaziv cerrahi olarak da bilinir. Geleneksel (açık) ameliyattan daha kısa hastanede kalış süresine, daha hızlı iyileşmeye, daha az ağrıya ve daha küçük yara izlerine sebep olması en önemli avantajlarıdır..

 

LAPAROSKOPİ YAPILMAMASI GEREKEN DURUMLAR

Bazı ameliyat türleri laparoskopik olarak gerçekleştirilemeyecek kadar riskli olabilirken, bazılarında da laparoskopinin laparotomi ( açık ameliyat) kadar iyi sonuçlar verdiği net değildir.


LAPAROSKOPİ NE KADAR GÜVENLİ BİR İŞLEMDİR

Laparoskopi oldukça güvenli bir işlemdir. Tüm olası komplikasyonlar göz önüne alındığında, her 100 kadından 1 veya 2’sinde genellikle küçük sonuçları olan bir komplikasyon gelişebilir. Ameliyat sonrası mesane enfeksiyonu ve cilt tahrişi en yaygın olanıdır.

Olası komplikasyonlar arasında; anestezi ile ilgili sorunlar, karın içi organlarda veya damarlarda yaralanma, karın duvarının iltihabı, kan dolaşımına giren bir kan pıhtısının bacaklarda, pelvisde veya akciğerlerde pıhtılaşmaya neden olması, kesi yerinde kanama veya enfeksiyon sayılabilinir.

 

TABURCU EDİLDİKTEN SONRA

Laparoskopi sonrası göbek bölgesi (göbek deliği) genellikle hassastır ve karında morluk ve hassasiyet olabilir. Karnı şişirmek için kullanılan gaz omuzlarda, göğüste ve karında rahatsızlığa neden olabilir. Anestezi bulantı ve baş dönmesine neden olabilir. Rahatsızlığın miktarı, uygulanan prosedürlerin tipine ve kapsamına bağlıdır. Normal aktivitelere genellikle birkaç gün içinde dönülebilir.



HİSTEROSKOPİ NEDİR?

Histeroskopi soğuk ışık kaynağı olan özel bir optik aletle rahim içi sıvı ile doldurulduktan sonra rahim iç tabakasının gözlenmesi ve küçük el aletleri kullanılarak rahim içi girişimlerin yapılması işlemidir. Genel anestezi ya da bölgesel (epidural/ peridural) anestezi altında rahim ağzı genişletildikten sonra rahim içi sıvı ile doldurulur ve ince telekop benzeri optik cihaz (histeroskop) rahim içine ilerletilir. Histeroskop ile rahim iç tabakasının görüntüsü ekrana iletilir. Bu sayede doktor işlem sırasında uterin kaviteyi gözlemler. Histeroskopi tanı amaçlı kullanıldığı gibi tedavi amaçlıda yapılabilmektedir.

TANISAL HİSTEROSKOPİ

Tanısal histeroskopi de ilk olarak rahim ağzı histeroskopun geçebileceği genişliğe kadar bujiler yardımıyla genişletilir. Servikal genişlik sağlandıktan sonra ışık kaynağına bağlı histeroskop servikal kanal yolu ile uterin kavite içine sevk edilir. İşlem sırasında özel sıvılar kavite içine zerk edilerek uterus duvarlarının birbirinden ayrılması ve ortamdaki kan ve mukus un dışarı atılması sağlanır. Tanısal histeroskopi ile submukoz myom, rahim içi zedelenmeler ve yapışıklıklar, polipler, septum vb. doğuştan varolan uterus anomalilerinin tanısı konabilir. İnfertilite araştırmalarında, tekrarlayan gebelik kayıplarında ve anormal uterus kanaması olgularında oldukça önemli bir yöntemdir. Endometrial patolojilere tanı koymak için örnek alınabilir.

OPERATİF HİSTEROSKOPİ

Gerekli görüldüğü koşullarda varsa rahim içi yapışıklıklara, myomlara ve anormal yapılara (polip gibi) histeroskopik olarak müdahale edilebilinir. Tedavi tanısal histeroskopi yapıldığı zamanda olabileceği gibi daha sonra planlanabilinir. Operatif histeroskopi de tanısal dan farklı olarak histeroskop ile içeriye makas, biyopsi forsepsi, koter veya tutucu aletler sevk edilerek saptanan patolojiler düzeltilir. Myomlar ve polipler çıkartılabilinir, rahim içi yapışıklıklar varsa bunlar kesilerek serbestleştirilir. Histeroskopi ile rahim içine yerleştirilmiş diğer yöntemlerle çıkarılamayan rahim içi araçta rahatlıkla çıkarılabilmektedir.
Uterin kaviteye yönelik düzeltici cerrahi girişimler sonrası rahim duvarlarının tekrar yapışmasını önlemek için kavite içine rahim içi araç (spiral) yada foley kateteri konabilir. Ayrıca işlem sonrası rahim içinin iyileşmesini desteklemek için hormonal tedavi verilebilir.

HİSTEROSKOPİ NE ZAMAN YAPILIR ?

Histeroskopi işlemi günübirlik cerrahi bir girişim olup hastanede gece yatmayı gerektirmez. Genellikle adet kanamasının bittiğini takip eden günlerde yapılmaktadır. Bu sayede hem rahim içi daha net görülebilmekte hem de olası bir gebeliğe zarar verme riski ortadan kalkmaktadır.

HİSTEROSKOPİNİN AVANTAJLARI

Histeroskopi günübirlik bir cerrahi prosedür olduğu için hastanede yatmayı gerektirmez. İşlem sonrası hasta 1-2 saat dinlendikten sonra normal yaşantısına dönebilir. Uterin kavite içindeki olası sorunlar direk olarak gözlenebildiğinden tanısal gücü diğer yöntemlerden daha fazladır. Endometrial polip, submukoz myom gibi olgularda etkin tedavi sağlar.

HİSTEROSKOPİ YAPILMAMASI GEREKEN DURUMLAR

Hamilelik durumunda, vajinal veya idrar yolu enfeksiyonu varlığında veya bilinen rahim kanseri olgularında histeroskopi yapılmamalıdır.

HİSTEROSKOPİ NE KADAR GÜVENLİ BİR İŞLEMDİR

Risk taşımayan hiçbir cerrahi işlem yoktur. Histeroskopiye özel birtakım cerrahi girişim riskleri olmasına karşın bunların görülme sıklığı oldukça az olup nadiren hayati tehlike oluşturular. 

TABURCU EDİLDİKTEN SONRA

İşlem sonrası birkaç gün hafif kramplar olması ve az miktarda kanlı akıntınızın olması normaldir. Kanamanız durduğunda ve kendinizi daha iyi hissettiğinizde olağan fiziksel etkinliklere ve cinsel hayatınıza başlayabilirsiniz.



Tüp bebek tedavi sürecinde Hormon Analizi, Tedavi öncesi ve tedavi süresince gerekli olabilecek tüm hormon tetkikleri hastanemiz bünyesi içindeki laboratuvarlarımız da yapılmakta ve aynı gün içinde kısa sürede sonuçlanarak tedaviyi daha etkin bir şekilde sürdürmemizi mümkün kılmaktadır.



Embriyo Dondurma (Kriyoprezervasyon), Tüp bebekte hastanın yaşına ve daha önceki deneme sayısına göre 1 yada 2 embriyo transferi yapılanilmektedir.  Eğer hastadan daha fazla embriyo elde edilmişse kalan embriyolardan uygun olanlar daha sonra kullanılmak üzere dondurulabilirler. Böylece hastada gebelik oluşmamış  ya da oluşmuşsa bile dondurulan embriyolarla ikinci bir gebelik şansı yakalanabilmektedir.

Daha sonraki siklusta, hastaya ovaryan stimülasyon ve yumurta toplama işlemi yapılmadığı için siklus daha kolay, daha ucuz ve daha az yorucu olmaktadır. Dondurulduktan sonra embriyolar 5 yıla kadar saklanabilmektedir. Bu süreden sonra embriyoların saklanmaya devam edebilmesi bakanlığın iznine tabidir. 

Dondurulup çözüldükten sonra embriyoların yaşama olasılığı, embriyo kalitesi, dondurma evresi, dondurma tekniği, genetik faktörler ve merkezin embriyo dondurma başarı oranlarına bağlı olarak değişebilmektedir. Dondurulmuş embriyoların çözme işlemi sonrasında canlı kalma olasılıkları %70 civarındadır. Bu yolla elde edilen embriyolarla yapılan transfer sonrası gebelik şansı ise kadın yaşına bağlı olarak değişmektedir.

Embriyolar yavaş ve hızlı dondurma, vitrifikasyon gibi çeşitli farklı yöntemler kullanılarak dondurulmaktadır. Merkezimizde  vitrifikasyon yöntemi kullanlmaktadır. Dondurulan embriyolar -196ºC’lik ısıya sahip sıvı azot içeren özel tanklarda saklanmaktadırlar. Dondurma ve çözme işlemleri çiftlerin her ikisinin de yazılı ve sözlü onayı alınarak yapılmaktadır.

Hasta dondurulmuş embriyolarını kullanmak istediğinde, hastanın rahim içi dokusunun (endometrium) kalınlaşmasını sağlayan bir tedavi döneminin ardından embriyolar çözülerek canlı embriyolardan en kaliteli olanlar ve bölünmeye devam edenler anne adayının rahmine bir kateter yardımıyla bırakılır. Bundan sonraki süreç tüp bebek denemesiyle aynı şekilde ilerlemektedir.

Varolan embriyoların değerlendirilmesi, daha ucuz ve kolay olması sebebiyle birçok kişide uygulanan bu yöntem merkezimizde başarıyla uygulanmaktadır.



PGS Nedir ve Ne zaman Uygulanmalıdır?

Anöploidi olarak bilinen, kromozom sayısının normalden daha fazla ya da az sayıda olması, en sık görülen kromozom anomalilerindendir. Preimplantasyon Genetik Tarama (PGS) işlemi embriyoların uterusa yerleştirilmeden önce kromozomların anöploidi açısından değerlendirilmesidir. Anöploidi yumurta ve spermin her ikisinde de olabildiği gibi, fertilizasyon aşamasında embriyoda da oluşabilir. Anöploidi mevcut olan kromozomal anomalinin çeşidine göre, fiziksel / mental gelişim problemine neden olabilir. PGS yöntemi ile anomali gözlenmeyen embriyoların tespit edilip transfer edilmesi ve sağlıklı bir bebek sahibi olunması amaçlanmaktadır.

Tüp bebekte elde edilen embriyoların bazısı uterusa implante olamazken, bazısının gelişimi erken dönemde durabilir, bazısı da bu süreçleri atlatsa bile doğum sürecine kadar gelişimine devam edemeyebilir. Sonuç olarak gebeliklerin %20si, doğal gebeliklerde de olduğu gibi, düşük ile sonlanabilir. Embriyo gelişim başarısızlıklarının nedenleri arasında komozomal düzensizlikler en büyük payı oluşturmaktadır. Düşüklerde görülen en yaygın kromozomal anomalileri : 13, 16, 18, 21 ve 22. kromozomlarda trizomi (bir kromozomdan üç tane bulunması), monozomi (kromozomun bir kopyasının bulunması) ve seks kromozomlarında (X ve Y) sayısal bir anormallik bulunmasıdır.

PGD Nedir?

Preimplantasyon Genetik Tanı (PGD) kistik fibrozis, talesemi ya da dengeli yapısal translokasyon riski taşıyan çiftlere uygulanır. Dengeli yapısal translokasyon genetik olarak dengesiz gamet (sperm ya da ) oluşmasına neden olur ki bunlar döllenmeyi gerçekleştirirse, genetik materyalde eksiklikler ya da fazlalıklara neden olarak kromozomal olarak anormal bir embriyo oluşmasına neden olabilir. Embriyoda meydana gelen böyle bir durum embriyonun ölümüne, düşüğe ya da ciddi medikal problemleri olan bir çocuğun doğumuna neden olabilir.

PGS/ PGD Nasıl ve Ne Zaman Gerçekleşir?

Embriyo fertilizasyonun ardından kültür sisteminde 8-10 hücreli evreye gelinceye kadar 3 gün takip edilir. Bu 3 günlük embriyoların blastomerlerinden bir ya da iki hücre biyopsi ile alınır ve belirli kromozomlara kromozomal analiz yapılır. PGS/ PGD işlemi düşük ve canlı doğumlarda kromozomal anomalinin en sık görüldüğü kromozomlara ( 13, 16, 18, 21, 22, X ve Y) uygulanır.

Biyopsi yapılmış olan embriyolar blastosist aşamasına gelinceye kadar 5 ya da 6. güne kadar takip edilir. Sadece anomali görülmeyen embriyolar uterusa transfer edilir.

Kromozomlara PGS/PGD işlemi yapılırken Fluorescence In Situ Hybridization (FISH) yöntemi ile özel problar (küçük DNA parçaları) analizi yapılacak olan belirli bölgelere bağlanır. Her prob farklı bir floresan boya ile etiketlenir. Bu floresan probları biopsi olarak alınmış hücreler ile etkileşime sokulur ve özel kromozomlar ile hibritleşmesi beklenir. Genetikçi tarafından floresan mikroskobu kullanılarak belirli kromozomda görülen renkli sinyaller ( bir, iki ya da üç) değerlendirilir. Tek bir sinyal monozomi, iki tane olanı disomi (normal), ve üç olan trizomi olarak değerlendirilir. Böylece belirli kromozomlardaki anöploidi belirlenebilir.

PGS/PGD nin avantajları nelerdir?

Transfer edilecek olan en iyi embriyoyu seçerek, gebelik oranı arttırmak, dondurulacak ya da elenecek olan embriyoya karar vermek

  • Düşük riskini azaltmak
  • Hastalara daha iyi bir yönlendirme yapabilmek
  • Kromozomal olarak normal olan embriyoları olan ama gebe kalamamış hastaları cesaretlendirebilmek

PGS Endikasyonları

  • İleri yaş ( 35 üstü)
  • Tekrarlayan düşükler
  • Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı
  • Önceki gebeliğinde kromozom anomalisi olması
  • Anormal morfolojili spermler ile İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) uygulanması
  • Spermde anöploidi olması
  • Çiftlerden en az birinde anöploid mozaisizm görülmesi
  • Çiftlerden en az birinin X e bağlı olan hastalık taşıyıcısı olması

PGD Endikasyonları

  • Çiftlerden en az birinin yeniden düzenlenmiş yapısal kromozom taşıyıcısı olması (translokasyon, inversiyon, delesyon)
  • PGD yönteminin bazı endişe ve dezavantajları bulunmaktadır:
  • Hazırlık ya da biyopsi aşamasında bazı teknik problemler yaşanabilir
  • Başarılı bir IVF ve PGD işlemi yapılsa bile transfer sonrası gebelik oluşmayabilir.
  • Tek bir hücrenin anal


Ko-kültür, tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı görülen, embriyo kalitesinin düşük ya da yavaş olduğu hasta grubunda yardımcı bir yöntem olarak 90 lı yıllarda sık olarak kullanılmaktaydı. Anne adayının rahminden alınan hücreleri laboratuar ortamında yaşatarak, gelişen embriyoların bu hücrelerden oluşan kültür ortamlarında yaşaması esasına dayanır. Yapay rahim adı da verilen bu yöntemde anne rahmi hücrelerinin salgıladığı bazı maddelerin embriyo gelişimini olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir.

Bu yöntemin en sık kullanılan türü olan endometrial ko-kültür yönteminde adetin 21. günü hastanın rahim duvarından (endometrium) bir kanül yardımıyla doku örneği alınır. Bu doku örneği ya dondurularak daha sonra kullanılmak üzere stoklanır ya da hemen o dönemde kullanmak üzere kültüre edilir. Doku örneği laboratuar ortamında, özel besiyerleri kullanılarak saklanır ve yapay bir rahim içi dokusu oluşturulur. Daha sonra elde edilen embriyolar bu yapay rahim dokusu üzerine kültüre edilmek üzere aktarılırlar. Bu sırada rahim hücreleri tarafından salınan bazı maddeler ile embriyoların doğal ortamlarındaki gibi beslenmeleri ve daha iyi kalitede gelişmeleri hedeflenir. Embriyonun gelişmesi için gerekli olan maddeleri içeren ko-kültür ortamlarında ayrıca, embriyo için zararlı olabilecek artıkları embriyo çevresinden uzaklaştıran maddeler de bulunduğu gösterilmiştir. Elde edilen embriyolar genellikle blastosist evresi olarak adlandırılan 5-6. günler arasında transfer edilmektedir.

Yapılan etkinlik çalışmaları embriyo gelişimini 5-6. güne kadar destekleyen kompleks ardışık medyumların kullanıldığı günümüzde kokültür uygulamasının yeni medyumlara göre gebelik ve implantasyon oranında anlamlı bir artış sağlamadığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla ko-kultur günümüzde etkinliği ispatlanmış olmaması nedeniyle yaygın olarak kullanılan bir yöntem değildir.



Embriyolar yumurta toplama işleminden 5-6 gün sonra blastokist adı verilen bir evreye gelmektedirler. Bu evrede embriyolar merkezi bir boşluğu çevreleyen ve ileride plasentayı oluşturacak dış hücreler ve boşluğun içinde toplanış bir hücre yumağı halinde ve ileride bebeği oluşturacak iç hücre kitlesi olarak adlandırılan iki farklı hücre sınıfından oluşmaktadır.


5. günde blastokist görüntüsü (iç kısımda toplanmış şekilde iç hücre kitlesi ve dış kısmında yayılmış şekilde dış hücre kitlesi görülmekte)

Tüp bebek uygulamasından sonra çok sayıda kaliteli embriyo elde edildiği ya da tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında embriyolar bu evreye kadar geliştirilip sonra transfer edilebilmektedir. Bu transfer şekli blastokist transferi olarak adlandırılmaktadır.

Hastanın yaşı, embriyoların sayı ve kalitesi, hastanın önceki tüp bebek deneme öyküsü göz önünde bulundurularak blastokist transferine uygun olup olmadığına karar verilir. Çiftin bilgisi ve onayı doğrultusunda blastokist transferi yapılmaya karar verilirse embriyolar laboratuvar ortamında daha uzun süre bekletilir ve blastokist oluşması beklenir. Elde edilen blastokistler anne rahmine 5. ya da 6. gün transfer edilir. Embriyolar daha uzun süre laboratuar ortamında takip edilebildiğinden yaşamaya devam eden daha kaliteli embriyoların seçilebilmesi mümkün olur. Kültür ortamındaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak embriyoların laboratuar ortamında daha uzun süreyle yaşama şansı gittikçe artmasına rağmen genetik faktörler gibi birçok diğer faktör ile billikte bir embriyonun blastokist evresine kadar ulaşabilme şansı % 50 civarındadır.



Yardımla Yuvalama (Assiste Hatching)

Embriyo gelişimini sürdürürken belirli bir evrede ‘zona’ olarak adlandırılan embriyonun dış kabuğunun yırtılmasıyla açığa çıkar ve uterusa tutunur. Bazı hastalarda zona kalın olabilmektedir. Bu durum bazen yaşa bağlı olarak ortaya çıksa da bazen herhangi bir nedene bağlı olmaksızın ortaya çıkabilir. Dondurulmuş embriyoların çözülmesi sonrasında da geçirilen işleme bağlı olarak zona sertleşip kalınlaşabilir. Bu gibi durumlarda da embriyo zonayı yırtıp çıkamadığı için rahme tutunması zorlaşabilir.

Bu gibi durumlarda zona mekanik olarak ya da lazer kullanılarak inceltilebilir. Zonanın bu yöntemlerden herhangi biriyle inceltilmesi işlemine assiste hatching (yardımla yuvalama) işlemi adı verilir.


Florence Ferticenter

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.

Kadıköy Florence Nightingale Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi© 2022 Tüm hakları saklıdır.

Tüm hakkı Florenceferticenter aittir - 2022